22 Nisan 2013 Pazartesi

15. Uluslararası Adana Tiyatro Festivali'ne Genel Bakış

15. Devlet Tiyatroları Sabancı Uluslararası Adana Tiyatro Festivali'nin son bir haftasına girdik.. Ve ben yalnızca iki oyun izleyebildim. Kalan son dört oyunu puflardan izlemek üzere tiyatroya gidebilirim yine de.
Büyük bir emekle organizasyonu tamamlanan bu festivale çok değer veriyorum. Çünkü Adana'ya yetecek kadar büyük bir sahnemiz yok, ilgi çok yoğun, bilet bulunamıyor ve uluslararası festival olduğu için, bugüne kadar gerçekten çok önemli tiyatro topluluklarını getirmeyi başardılar.. Bu bağlamda Adana Devlet Tiyatroları'nın emekçi oyuncu ve idarecilerine bir kez daha teşekkürlerimi sunarım..
İlk izlediğim oyun Hürrem Sultan'dı, Ankara Devlet Tiyatrosu'nun oyunu, Sinan Pekinton gibi tanıdığımız oyuncular vardı. Şehzade Mustafa'nın idamına giden olayları anlatıyor. Ben bu oyunu baştan sona beğenemedim.. Çocuk piyesi gibiydi, tempoyu yükseltmek için bağırıp durdular, tamperamanı yükseltmek bu değil bence.. Dizi sayesinde tarihi bilgisi olmayanlar bile konuyu az çok bilince, her cümlede Mustafa'ya pusu kurduklarına vurgu yapılması da metnin, gereksiz cümlelerle dolu olduğunun göstergesiydi. İşimiz gücümüz var Mustafa'yı asın da gidelim modunda izledim.. Tiyatro'nun beni heyecanlandırmasını ve içine çekmesini bekliyorum, bu noktada göz teması ve ses oyunları izleyiciyi etkilemek açısından önemliyken, oyunun tamamında sahneye arkasını dönmüş padişahın önünde el pençe divan duran oyuncular, sahne gerisinde oynanan, sesi duyulmayan sahneler alabildiğine saçma ve anlamsızdı..
Bu cumartesi ise Ben Feuerbach oyununu izledim. Yine tanıdığımız bildiğimiz Yalan Dünya'nın oyuncusu Hakan Meriçliler'in neredeyse tek kişilik oyunydu diyebilirim.. 7 yıl akıl hastanesinde yatıp, oyunculuğa yeniden başlayan ve toy bir oyuncu gibi role kabul edilmek için yönetmenin karşısında, seçmelere katılmak zorunda olan çılgın birini oynuyordu. Aslında sağlam bir metni olmasına rağmen çok sıkıcıydı.. İlk 10 dakika falan ışıkların yakılmasını bekliyor, bir salon insanla birlikte karanlıktayız, inanılmaz klostrofobik bir durumdu, ben rahatsız olmadım ama sinir krizi geçirsen geçirilir yani.. Oyunculuğun geri planını gözler önüne sermesi bakımından güzel detaylar içeriyordu. Örneğin, İtalyanca konuşup, aslında bu dili hiç bilmediğini ama bir oyunda oynadığını, kelimelerin ona bir şey ifade etmediğini, bir nesne gibi gördüğünü söylüyor. Tiyatro sanat yönetmenlerinin, oyuncuları sallamayışı, provaları sürekli erteleyip oyuncuları bir hafta beklettikten sonra, şurada duygu eksik diyip gittikleri-gibi şeyleri vurguluyordu.
Sahneye bir ara Golden Retriever cinsi köpek geliyor, köpek Hakan Bey'in bağrışmalarından korkup havladı birkaç kez, o bile bana daha eğlenceli geldi :) Yine de sahne ve kurgusuyla izlediğim değişik oyunlardan biri oldu. Sevgilim son anda beni ekip gelmediği için sinirliydim, çok konsantre olamadım ama yine de tavsiye ederim, turnede denk gelirseniz ya da Trabzon'daysanız.. Nitekim Trabzon devlet tiyatrosunun oyunuymuş :)  (25 Nisan'da Sabancı Üniversitesinde)
Kalan dört oyun ve kapanış törenlerine de yakın illerdeyseniz mutlaka gelin derim. Kapanış gösterisi çok eğlenceli oluyor :)
Muhtemelen artık bilet bulamazsınız ama 25-26 Nisan'da Kral Lear oyunu İstanbul Aya İrini'de olacakmış!
Açılış gösterisi

Taş Köprü Etkinlikleri
Hmm bu yıl kapanış gösterileri değişmiş.. İstila gösterisi 30 Nisan Pazar günü Atatürk Parkı'ndan başlayıp Gar meydanında devam edecek! 

Geçen yıllardaki kapanış gösterisi şöyleydi mutlaka izleyin.. :) (Adana değil, topluluğun başka bir yerdeki aynı gösterisi)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder