26 Şubat 2013 Salı

Yves Rocher Kayısılı Peeling-Nem Maskesi

Commage Gourmand peau éctante radiant skib scrub gibi uzun, lezzetli, cezbedici bir ismi olan bu meşhur peelingimizi ben sevmedim, sevemedim. İçinde "apricot kernel grains" olduğunu iddia ediyor ama ben çağla kokusu alamıyorum :) Pek doğal bir ürün değil, parabenler ve alkol, sitrik asit gibi koruyucular içeriyor. Yoğun bir krem yapısının içinde dağılmış "bence" çok sert tanecikler içeriyor, kivi tohumu gibi.. Bu yüzden ben pek rahat kullanamıyorum. Clinique 7 Day Scrub gibi, ince ama yoğun tanecikleri kullanmak daha az hasar veriyor bence cilde. Çünkü bunu her noktaya ulaştırmak için daha fazla ovalamanız gerekiyor ve cildi çizme riski artıyor. Beğeniyle kullanan çok kişi olsa da benim hassas cildime pek uymadı.. Loreal ped ile yüzümü yıkadıktan sonra uyguladım, cildimi yumuşattı ama ped'in de yumuşatma etkisi olduğu için tam etkisini göremedim.
Fiyatı 16.90 ve 50 ml'lik bir ürün, bence indirimliyken denemek daha mantıklı..

Doğum günü indirimimle aldığım diğer ürün Cool Moisture Mask idi. Diğerinin aksine bu ürünü çok beğendim, tüm cilt tipleri için sadece 3 dakikalık maskeler, sloganıyla üretilmiş sanırım 2 ya da 3 çeşidi var. Ben canlandırıcı nem maskesini seçtim, çünkü şimdiye kadar Clinique, kil maskesi, Neutrogena gibi kurutucu maskeler kullanmıştım ama cildim karmalığını terk etti kuru-karma hatta, kuruya doğru gidiyor, hatta bu kış hepimiz öyleyiz sanki :) Geçen ay cilt bakımı yaptırdım ve orada nem maskesi kullanılmasına önce biraz şaşırsam da yüzümün maskeyi tamamen emdiğini görünce dank etti! Bu maskeyi birkaç kullanımla bile sevdim, üzüm suyu ve üre içeriyor ve diğer ürün gibi parabenler :s Zaten kullanım ömrü 6 ay olan bu ürünler parabensiz bozuluyor mu gerçekten? :s
3 dakikalık kolay uygulaması önemli bir avantaj, fazla kaçma akneye sebep olma ihtimalini de azaltmış oluyor. Ben ince bir kat halinde uyguluyorum fazlasına cesaret etmedim henüz :) Soğutucu bir etkisini hissetmedim ama neme doymuş cildin farkını fondöten sürerken hemen görebiliyorsunuz zaten.. Peelingden sonra uygulayabilirsiniz. Yıkayıp temizledikten sonra hafif bir nemlendirici sürmeyi unutmayın :)
Doğal bal bulursanız, gül suyu ile biraz kıvamını açarak da doğal bir nem maskesi elde etmiş olursunuz.. Pekçok ünlü makyajdan yorulan ciltlerine bal maskesi yapıyor. Şekersiz bal bulabilirsek tabii :) 

25 Şubat 2013 Pazartesi

Yol Çizgilerinin Anlamları

Eveeettt trafik dersine devam etmek isteyenler parmak kaldırsın! :)
Geçen gün trafikte seyrederken, ilk zamanlar endişe ettiğim "acaba ben bu çizginin ne tarafındayım, şeridi tutturabiliyor muyum?" falan gibi konuları düşündüm. Belki hala düşünenler vardır diye paylaşmak istedim. 
Öncelikle çizgilerin anlamını bilmek ve şerit takibi çok önemlidir. Yani çizgileri ortalayıp yolun ortasından gidemezsiniz, İstanbul trafiğinde bu zaten pek mümkün değildir ama olsun yazımız genel amaçlı bir yazı :) Ya sol şeride ait olacaksınız ya orta şeride. Bulunduğunuz yol en az iki şeritse, sol şerit "sollama şerididir" eğer yavaş seyrediyorsanız mümkün olduğunca bu şeridi tıkamamanız gerekiyor, çünkü sollama adı üzerinde soldan yapılır, sizi sağınızdan geçmeye çalışan bir araç daha fazla tehlike yaratır.. Bu ve bahsedeceğim konulara ülkemizde pek riayet edilmese de kazaların önüne geçmek için herkesi uyaralım.. 

İlk bahsedeceğim, çift yönlü yollarda bulunan bir tarafı kesikli, bir tarafı devamlı çizgiler. Önce, çift yönlü yol nedir? Ortasında refüj bulunmayan, gidiş geliş şeklinde, sokak arası, şehirler arası gibi trafiğin karşı şeridine geçip sollama yapabileceğiniz yollardır.. Bu şekilde bir tarafta kesikli çizgi varsa, yol genellikle virajlıdır ve görüş alanı kesikli çizginin olduğu gidiş yönü için uygundur. Dolayısıyla yalnızca kesikli çizginin olduğu taraf, yani bu çizimde sağ gidiş yönü, sollama yapabilir, karşı yöne geçebilir!  


Sadece bir tane kesikli çizgi varsa tabii ki karşı yönden gelen araç da sizin şeridinize girebilir, böyle yollarda ekstra dikkatli olunmalı.. Ülkemizde polislerin en çok dikkat ettiği çizgi türü bunlardır, ceza yazmalık çizgi ihlalidir.. Tek kesikli çizgi aynı zamanda gidiş ya da geliş yönünde şeritleri ayırmak için de kullanılır. Örneğin, bulvarlarda kavşağa yaklaştığınızda şerit ihlali yapamazsınız! Şehirler arası yolda 150, şehir içinde 30 m önce, doğru şeride girmelisiniz, kavşak içinde şerit değiştirme hatasından kaza yaparsanız kusurlu taraf siz olursunuz.. İşte bu sebeple, şeritler arasındaki kesik çizgi, kavşak içinde devamlı çizgiye dönüşür..


 Bu iki çizgi aynı anlama gelir, devamlı iki düz beyaz çizgi ya da düz kalın sarı çizgi, bölünmüş karayolu demektir! Yani refüj ya da herhangi bir şekilde bariyer yoksa bile, varmış gibi düşünmeniz gereken yollara bölünmüş karayolu denir. Ve bu çizgileri hiçbir şekilde ihlal etmemeniz gerekir.. Otoban kenarlarında, çift yönlü yollarda bulunan düz beyaz çizgileri hiçbir zaman gözardı etmeyin, bkz; emniyet şeritleri.. Ama bu çift çizgi ve sarı çizgi azami dikkat gerektirir. Refüj yapılamayacak kadar dar yollarda kullanılır genelde. Aslında bakarsanız bizim ülkemiz dışında refüjlü bulvarlara sahip pek ülke yoktur herhalde :) Çünkü tüm trafik kurallarını bilir, uygular ve uygulatırlar!

Bunların dışında yolun içinde hız sınırları yazabilir, sola-sağa yol ayrımının yaklaştığını gösteren oklar olur, otoban gişelerine yaklaşırken "yavaşla" ibareleri olur, trafik kavramı içindeki tüm levha, ışıklandırmalar gibi bu yazı ve işaretlere de dikkat ediyoruz :)
Ve son olarak, trafiğin her noktasında yayaların geçiş üstünlüğü olduğunu hatırlatıp kaçıyorum :) Bir yayaya çarptığınızda sizi kurtaracak iyi bir avukat bulabilirsiniz ama unutmayınız ki "yaya yolu" dışında bile öncelik yayalara aittir. Ve evet o, yaya geçidi değil yaya yoludur :)

22 Şubat 2013 Cuma

Stok Dosyası: El Kremlerim

Evvela mahsus, gözlerinizden öperim :) Biliyorsunuz ben bir ara bir yerlerde bir yazı dizisi başlatacağımı söylemiştim fakat stokladığım ürünler içinde sadece butter ve vücut losyonlarımdan bahsetmiştim. Başıma çok ilginç olaylar gelmeye hızla devam ettiği için, blogla ilgili yazmak istediğim şeyleri ya da bu tip ürün tanıtımlarını unutuyorum :( 
Ama çok hoş bir şey oldu yine bir çekiliş kazandım, üstelik şu anda kullandığım Avene kremlerinden birini de içeren bir seti Bakımlı Blog dermobakim.com vasıtasıyla kazanmış oldum. Elimdeki diğer ürünlerle birlikte, Avene ve Jane Iradele ürünlerinden de geldikleri zaman tekrar bahsedeceğim..
(Favorilerim kalın harfle yazılanlar)
Bugünün konusu el kremlerine geçersek; fotoğrafın solunda bildiğimiz gibi yoğun yapılı el kremleri var. Arkada yalnızca XXL yazısı görünen krem Avon'un gliserin vs içerikli fazla iddialı bir el ve tırnak kremi ama ben nefret ediyorum hem biraz yapış yapış hem de çok ağır kokuyor. Eylül ayında aldım ama kadının stokladığı bir ürün müydü bilmiyorum, tarihte göremedim..
Neyse, illa böyle silikon yapılı yoğun bir krem kullanacaksam tercihim her zaman Neutrogena olur.. Fotoğrafları uzun süre önce çektim, içerikleri çok hatırlamıyorum, paraben içeriklerini tekrar eklerim yazıya. Ama memnun olduklarımdan bahsedeyim, Neutrogena'nın buradaki versiyonları parfümlü ve parfümsüz ama fark etmez her türlü kullanırım :) Yoğun olmasına rağmen, az alıp yedirince bence rahat emiliyor.. Abartınca da fazla yapış yapış.. Paraben, dimethicone falan içeriğiyle bir daha alınmayacak..
Isana kremlerden, en çok Q10'li olanı sevdim, sanırım güneş koruması da içeriyordu. Sunshine kiss, sınırlı üretim birçok kişi bahsetti yapısı gayet hafif ama çiçeksi kokusunu pek sevmedim, ot gibi kokuyor sanki..Emilimi hızlı, nemlendirmesi başarılı ve nispeten kalıcı..
Aloe veralı kremler arasında ise favorim Watson's'larda satılan Beauty Formulas. Watson's'taki ürünler genelde Çin malı oluyor ve paraben içeriyor o yüzden duş jeli gibi ürünlerine çok güvenemediğim için almadım, bu ürünü de yanık sonrası oluşan alerjim için saf aloe vera ararken almıştım ve İngiltere üretimi. Isana versiyonunda yaprak ekstresi kullanılmış sanırım. Beauty Formulas ise %50 Aloe vera yaprağından elde edilen su içeriyor.  Hafif yapılarını seviyorum, yumuş yumuş oluyor ellerim :) Bu kadar çok ürünü önüme alıp içerik yazsam çok mu tuhaf olur, iyi mi olurdu bilemedim? :)
İçlerinde kokusunu en çok sevmediğim ürün Dalan krem oldu! Herkesin bayıldığı bu kremin kokusu bana çok ağır geliyor.. Nefesi kendine zor yeten ve küçücük burunlu bir insan olarak nasıl bu kadar hassasım bilemiyorum ama herkesin bayıldığı Pastel ruj, Max Factor Creme Puff gibi ürünleri kokusundan dolayı kullanamıyorum. (Sevgiler Tannesi :))
Yanlışkla fotoğraf giren SmartWash arkadaşı Gratis indiriminde muhtemelen el kremi diye sattılar ve ben hala öyle sanıyordum :) Duş jeliymiş.. Sonraki yazının konusu oldu, Balayına götürülesi arkadaşlardan olacak..
Vee bu bebekler de kavanozdaki ürünlerim... Dört tanesi stok, diğerleri kullanımda ve evin her yerindeler.
İlk ürün Oriflame Volare vücut losyonu, 2. adım seti olarak, parfüm ve deodorantı ile birlikte 10 liraya geliyor, tabi bunun için 150 lira civarında iki kez sipariş vermeniz gerek. Bunu açmaya henüz cesaret edemedim, parfümden çok ağır kokular yükseliyor zira ama kuzenimin eşine almıştım o seviyormuş.
Wellness Beauty, aslında haliyle butter konusuna girmeliydi ama TBS'nin büyüsüne karıştırmadım bile :) Daha önce bahsetmiştim butter dan çok sabun gibi macun gibi bir kıvamı var :s Bitirmek üzere anneme devrettim, kokusu çok güzeldi fakat zor dağıtılıyor ve emiliyor.
Yeşil kutudaki Vaseline, losyon kıvamında çok hafif, çok başarılı bir ürün. Vaseline'in vücut losyonlarını da almak istiyorum ama ahh o içerik.. 
Dove vücut kremi, bizim evde hep el kremi olarak geçmiştir niyeyse.. Ailecek bitirme ödevine koydum kendisini..
Doa Melisa kremi hiç sevmiyorum.. Vücut kremi olmak için küçük bence, yapısı hafif gibi ama sabun kokuyor. Kullanırken buram buram kimyasalı vücuda boca etmek gibi geliyor. Vücutta nemlendirmesi biraz yetersiz bence o yüzden ellerime kullanıyorum arada. Doa'ya şirket politikası olarak çok saygı duyuyorum, ilk açıldıkları zamanlar alışveriş yapmıştım ama kullandığım ürünler pek tatmin etmedi beni.. Ayrıca erguvan tohumlarım da çimlenmedi çok kırgınım yani :))
Dermokil ile ilgili bir başka yazımda bahsetmiştim, kullandıklarım içinde tek memnun kaldığım ürünü bu krem.. Birkaç kez deneyip stoğa kaldırdım. Sanırım yüz kremi sipariş etmiştim, kalmadığı için bu yollanmıştı. Gayet yumuşatıyor..
Petek ürünleri sanırım genel olarak güzelmiş, yine ailecek kullanılacak hafif kokulu güzel bir losyon..
Vee tabii ki favorim Gratis'in gözbebekleri bu miniler :) Body Care&SPA, aslında kayısılı olduğu iddia edilen kremin buram buram Gucci Rush koktuğunu tekrar söylememe gerek var mı? Küçük görünselerde bana az bir miktarı yetiyor, hemen emiliyor. Yastık altı ürünlerimden :)
Göze çok görünüyorlar ama ablamın ellerinde çok sorun yaşadık, o yüzden bir yıldır evin her yerindeler.. Ablam, eğitilebilir engelli kendi işlerini görebiliyor ama her şeyi kendi aklına taktığı şekilde yapar. Ve ellerinde çatlama ve kabuklanmaya kadar varan hasarın nedeni ellerini iyi durulamamasıymış. Günün dersini alalım, duşta ve lavaboda sabun ve şampuandan iyice arınıyoruz, hani şu kireçsiz, ilaçsız muhteşem sularımızla..

15 Şubat 2013 Cuma

Essence Nail Colour 3-City that never sleeps

Hmm evet bu ojeyle, karanlık gökyüzüne ışıl ışıl parlayan yıldızlar ekledik mi gece hiç uyumaz :)
Essence bu ojeyi 3 şekilde kullanılabilecek şekilde tanımlamış ama bence, yalnızca lacivert ya da lacivert ve üst kat uygulaması şeklinde daha hoş..
Zira bu üst cila diyebileceğimiz kısmı kim tek başına kullanır bilmiyorum :) Mor zemin üzerine yeşil sim ve pullar içeriyor, ama tabii ki yoğun bir mor değil hatta lacivertin üstüne uygulanınca rengi belli olmuyor, ışıltılar ekleniyor...
Ojenin duruşunu çok beğeniyorum, kuruma süresi çoğu Essence ojesi gibi hızlı..
Fakat en büyük dezavantajı, dengesiz şişesi.. Ojeyi sürerken fırçasını daldırıp hemen çıkartmak gerekiyor, yani kilitlemeden içinde bekletirseniz devrilip dökülebiliyor.. Haliyle fırçanın üstündeki ağırlık nedeniyle, uygulama sırasında fırça hakimiyeti de zor..
Bunun dışında beni kokusu çok etkiledi, ama grip sonrası tüm ojeler rahatsız ediyor, genel bir sorun mu bilmiyorum yani...
Bu fotoğrafı az önce çektim, uygulamanın 4. günü! 
Yüzük parmağımda Twilight'taki lacivert var..
Yalnızca lacivert kısmı uyguladığımda ertesi gün tırnak uçlarında hafif soyulmalar vardı, üst katı da uygulayınca 4. gününde hala gayet sağlam :)

13 Şubat 2013 Çarşamba

Gratis, Koton Alışverişi

The Balm %40 alışverişi ile ikinci paletim olan Balm Jovi'yi almış bulundum.. Hem çok istemiş hem de istememiştim bu paleti. Çünkü FratBoy allığım zaten var ve farları gözüme çok küçük görünüyor, bu bakımdan en göz doyurucu olanlar Shady Lady Paletler :) Tam Mary Lou Manizer'ı alıyordum ki aydınlatıcı içeren bu palet tabii ki daha mantıklı geldi... Zaten tanıtmama gerek kalmayacak kadar çok alındı ve tanıtıldı :)
Time Balm Concelear'ın daha önce Lighter than light rengini almıştım ve açık geldiği için gözaltımda kullanmaya karar verdim. İndirimde ise light'ı bulamayınca Light/Medium rengini aldım ve aşık oldum.. Sanki öncekinden daha akışkan kıvamlı ve kolay sürülüyor ve renklerimiz çok uyuştu bu kez :) O kadar da açık renk değilmişim :) Kapatıcılığını çok beğendim, oda sıcaklığında tutulduğunda çok rahat uygulanıyor..
Maskara da bildiğiniz gibi kasada indirimliydi almış bulundum...
Balm Jovi Palette 30
Time Balm  12
Maybelline Maskara 5 lira
Henüz haberdar olmadıysanız kampanya yarın da devam ediyor.. Diadermine %50, The Balm %40 indirimli..
Annemin zoruyla gittiğimiz Koton'dan çok uygun alışverişler yaptım..
Belden lastikli elbise 19,99 
Aldığım tüm takılar 3,99 

Bu tarz küçük bir çanta istiyordum, biraz hırpalanmış gibi ama bu fiyata çok bile :)
25,99 
Bu hanım kızlara bayıldım :))) 15,99
Koton pantolonların  hiçbirine giremedim.. Ayıptır söylemesi kıvrımlı Türk insanı kadınına göre değil.. :) 
Dümdüz yukarı çıkan bir pantolon beli!? beden büyüdükçe nereye çıkıyorsun arkadaşım? Orada ayva göbüşü var olmadı virajı alamayan bir kalça var :) Boru gibi bir insan olmadığımız sürece, kendi bedenimizden büyük pantolon alıp, 10 cm bel boşluğu aldırmaya mecburuz sanırım :)
Ayrıca daha önce aldığım cüzdanda olduğu gibi pantolonlarda da aynı sert, kapanmayan fermuarı kullanmışlar...

11 Şubat 2013 Pazartesi

Rossmann Essence, Yves Rocher, Watson's Alışverişi

İyi haber! Watson's'a NYC gelmiş, kötü haber sadece ojeleri, göz kalemi ve eyeliner var.. Ben denemek için likit eyeliner'ını seçtim, zaten şu ana kadar dipliner dışında bu tarz bir eyeliner denememiştim. Rengi hafif ışıltılı bir siyah, ilk katta biraz saydam bir renk ama sürümü kolay, ikinci katla güzel bir duruşu oluyor.. Fiyatı 6.99, ojeleri 5 liraya yakındı.. 30 liralık alışverişi geçince kasada Divinia makyaj temizleyici 8 liraydı, Pure Beauty BB, kapatıcı göründü gözüme, ikincisi %50 kampanyasıyla aldım. Bir tanesi için 23,90 bence fazla. BB'ye para vermek gelmiyor içimden.. Maybelline gibi bununda ambalajının yarısı hava!! Hatta Maybelline'in kendine hayrı yok dedim diye kadın beni dövüyordu neredeyse :) Renkli nemlendiriciden hallice, BB krem istiyorum ben, biraz kapatıcı olmalı yani..
NYC Liquid Eyeliner Pearlized Black
Yves Rocher doğum günü kampanyası kapsamında 4 ürünümü seçmek için gittim ama neredeyse mağazanın yarısı bu kampanyaya dahil olmadığı için ancak bunları seçebildim. 4 ürünün ikisine ücret ödememiş oldum fakat bu kampanyada dikkat edilmesi gereken bir şey var ki %50 indirimli gibi düşünmemek gerekiyor, aldığınız 4 ürün de aynı fiyatta olursa ancak o hesaba geliyor.. Nitekim maske ve peeling 16,90, şampuanlar 19,90'dı fakat toplam tutarın yarısını ödemedim. En düşük fiyat olarak 16,90'ı gördüğü için toplam 39,80 ödemiş oldum.. Yine de fena değil :) 
Son cilt bakımı yaptırdığımda, nem maskesi kullanıldı, ben normalde killi, kurutucu maskeler kullanıyordum bu biraz yanlışmış haliyle.. O yüzden, 3 dakikada uygulanan bu yumuşacık maskeyi denemek için aldım..
Sonunda Rossmann'a gidebildim.. Essence'in tüm ürünleri indirimde sanıyordum fakat seçili ürünlermiş. Haliyle ben de bunları seçebildim.. Aslında I Love serisinin toz eyelinerı ve birkaç stay all day daha alabilirdim ama koruma bandı olan ve renklerini beğendiğim sadece bunları bulabildim.. Tamamı 3,49 liraydı. Bahama Mama bronzer'ımla henüz kıyamama evresinde olduğumuz için bu mat bronzerı aldım. Tekli far olarak 35 numarayı çok beğenmiştim fakat bu farları pek beğenmedim, daha sert ve daha zor renk verdi sanki.. My base'i fondötenle karıştırıp aydınlatma bölgelerine uygulamak için aldım ve pompasını açarak bir damla almayı düşünüyordum ama pompası çıkmıyormuş, bu haliyle bir pompa ürün tüm yüzüme bile çok geliyor :s Ayrıca aydınlatıcıdan çok yağlandırıcı gibi duruyor!
Clear Matt fondötenin 01 Porcelain rengini aldım, rengi biraz saçmaydı turuncu gibi.. Ama bu fiyata almazsam olmazdı. Arabaya atmalık yeterince malzemem çıktı sanırım.. Çantamda makyaj malzemesi taşımak çok ağır geliyor bana..
Ojenin lacivert kısmına tek başına bile bayıldım! Bu ara acayip renkler peşindeyim, normalde standart renkler kullanırdım ama bayıla bayıla oje alıyorum bu ara.. 
*Tabii ki ojeyi döktüm, saçtım, devirdim! Bu ne saçma bir şişedir! :s
02 Glammy Goes To...
34-45-51
51 numara evde varmış :s Hepi kökü iki tane tekli farı vardı, gidip aynısnı bulmuşum.. Aslında mat krem rengi olana bayıldım ama indirimde değildi, paletlerin içinde de olduğu için almadım..
Belki çekiliş yaparım ve bu farı da eklerim :) Aslında bu konuda çok çekimserim, amacına ulaşmadığını düşünüyorum.. Ama başkalarının, takipçisi fazla diye düşüncelerimi aşağılamaya kalkmasına da kıl oluyorum! Örneğin, tartıştığım biri, haksız olduğu halde hiçbir açıklama yapmayıp, konu yargıda konuşamam dedi ve herkes buna inandı.. Oysa ki söyleyebileceği bir şey yoktu.. İki aydır da yargıdan bana gelen giden uğrayan yok :)

Vanilyalı mum 1,20
Temizleme Mendili 20'li 2,49
Kaş Fırçası 1,49




6 Şubat 2013 Çarşamba

Vücut Kremlerim (Body Butter&Losyon)

 
Merhaba, geçen gece bir yazı yayınlayıp, erkek arkadaşıma sinirlenip geri silmiştim :) Damat bohçası için aldığım bakım ürünlerinden bahsettiğim o yazıyı tekrar yazıp yayınlayacağım. O yazımda ve daha önceki mim sırasında Sevgili Biricit ile konuşmuştuk ve ürünlerimden genelde alışveriş yazıları içinde bahsettiğim için, stoklarımda bulunan bütün ürünleri toplu olarak gösterip kısa kısa bahsedeceğim..
The Body Shop ile tanışma ürünüm Shea Body Butter idi.. Aynı zamanda kullandığım ilk butter'dı zaten.. Normalde çok kuru ciltler için olan bu ürün, gerçekten çok yoğun yapılı, ben lazere başladığımda almıştım, bacaklarım çok kuruduğu için kullanıyordum ama şimdi tüm vücuduma kullanıyorum bu body butter'ları. TBS'den başka Rossmann'dan aldığım, sanırım Rival De Loop marka bir butter'ım daha var, genelde krem ürünler konusunda Alman markalarına güvenirim ama TBS ile kıyasla çok daha katı bir yapısı var ve butter'dan ziyade yapısı sabun gibi desem yeridir.. Vücut sıcaklığında hemen erimiyor, sürdükçe yayılacağına macun gibi elimde toparlanıyor sanki, bu yüzden TBS'den şaşmamaya karar verdim ve yaptıkları son indirimle 2 alışveriş ile stoğum yukarıda gördüğünüz gibi.. Bunlardan üç tanesini 11 küsur liraya almıştım şaka gibi ama kısa sürede %70 indirimi iptal ettiler.. 
Moroccan Rose ve Japanese Cherry Blossom elimde olanlar içinde en hafif kokulu olanlar.. Cherry Blossom'ın abartıldığı kadar neyi var bilmiyorum, parfümü beni pek sarmadığı için butter'ını aldım şimdilik. Moroccan Rose'u mağazada çalışan kız tavsiye etmişti, hafif ama derin bir gül kokusu var ve yapısı Shea'dan daha hafif gibi..
Vanilla Bliss, deli olduğum koku! Yılbaşı sonrası indirimde Spiced Vanilla butter ya da dudak kremi bulabilmek için gitmiştim, bulamayınca Vanilla Bliss'i aldım, çok yoğun şekerli bir vanilya kokusu, hatta sanki tam bir vanilya değil kremamsı bir koku ama muhteşem, kapağını açıp açıp kokluyorum..
Denemeyen varsa herkese tavsiye ederim, pahalı gibi görünebilir ama bana uzun süre yetiyor hatta ilk aldığımı bile bitiremedim henüz..
Losyonlarım daha az, biraz yapış yapış geliyor ve zor emiliyor bazı ürünler. Bu yüzden iyi ürün arayışına bile girmedim. Floral Temptation, Watson's'tan aldığım sadece denediğim bir ürün. Bence yeterince nemlendirmiyor, kolay emiliyor fakat emildikten sonra çok yumuşak bir cilt sağlamıyor. Pompası kilitli ama kilitlemek isterseniz, bir pompa daha ürün akıtıyor :)
Smart Lotion, Gratis'ten tavsiye ile almıştım, çabuk bitecek bir ürün ismi gibi meyveli-şekerli bir kokusu var, yapısı biraz tuhaf kremden ince, ama nemlendirme sütü gibi de değil, biraz yapış yapış ama bu da hemen emildiği için çok rahatsız etmiyor. Sanırım bu ürünlerde paraben yoktu. 
Vaseline Cococa Butter, sakladığım ürünlerden, kokusunu çok seviyorum, yapısı yoğun fakat kavanozda olan devasa kreminden alacakken gördüm ki her tür paraben var içinde.. Makyaj ürünlerinde bir nebze tahammül edilebiliyor ama, vücutta geniş alanlarda kullanmak riski göze almak..
Palmer's Cocoa Butter'a da kıyamıyorum. Balayına saklıyorum :) Şişelenmiş butter gibi bu ürün, çok yoğun... Hamilelere çok tavsiye edilen bir krem bildiğiniz gibi. Saf kakao yağı da kullandığım gibi bu kokuya bayılıyorum. Ben bronzlaşmak için kullanıyordum yağı fakat artık güneşlenmiyorum.. Çatlaklara iyi geldiği, hatta emzirme sırasında oluşan meme başı çatlaklarını onardığı da biliniyor. Emzirmeden önce silinmezse, bebekte bir çeşit bağımlılık yapıp, süte alışmasını sağladığını da duymuştum ama uygulamaya çekineceğim bir şey..
Pretty Promise setinden, Gratis alışverişimde bahsetmiştim, paraben içermediği için aldım, yapısından memnun gibiyim ama ambalajının altına yapıştırılan silikonu tam sökemedim, nereye bıraksam kutu oraya yapışıp kalıyor :s
İşte böyle.. Her duştan sonra krem kullanıyorum, cildim çok fazla yenileniyor, bu yüzden ölü derilerimden arınıp, nemlenmek boynumun borcu :)

Kalın Alyans ve Gümüş mü Altın mı? Sorunsalı

O kınalı parmaklarda o beyaz eller.. diye bir türkü vardır bilir misiniz?
Ellere, parmaklara, tırnaklara, yüzüklerin duruşuna, yüzüğün materyaline, alyansın hangi ele takıldığına acayip takığımdır...
Bu türküyü, "güdük güdük parmaklarda, o kalın alyanslaaaarrr..." diye uyarlamak istiyorum.. Hadi alyansı anladık, bir de üstüne 2-3 mm kalınlıkta tektaşı taktın mı yüzük parmağının ilk boğumuna kadar uzanan, tüp geçit görüntüsü oluşturuyor.. Bir sıra taş, bir sıra işleme, kapanış sırasında yine taş, derken yüzüğün kalınlığı alıyor başını gidiyor... 
Bunun bir de et kalınlığı ve küt olup olmaması var.. Eski, annelerimizin yuvarlak kesitli alyanslarını düşünün, hah işte yüzük dediğin öyle olacak.. Şahsen benim kendimin gümüş bir alyansım var ki bir halt yiyip almış bulunduk, fiyatını duyduğumda "adam bize arada pırlanta iteliyor herhalde" demiştim.. Tamam gümüş de gramla satılıyor ama yani.... Güdük tanımlamasına direk uyan kısa parmaklarım olduğu için, ben çok çok az kullanabiliyorum. Zaten gümüş yüzük kullanıp, kendi aramızdaki sözlendik olayına da kılım ama geçmişten kalma bir kuyruk acım olduğu ve okuduğum bölümün çetin şartları hasebiyle tektaşım gelene kadar kullanmıştım :)
Model bu değil tabii ki ama ölçü olarak emsal olması için ekliyorum. Et kalınlığı anlaşılıyor mu bilmiyor mu ama bir çoğunuz bu boyuttaki alyansları görmüştür zaten. kullanılabilir hiçbir yanı yok... Üstelik benimki gümüş rengi ve daha koyu bir renkten oluşuyordu ve yeniden farklı bir numarasını getirttiğimde, rengi bozulmuştu bile...Gümüş için çizilir falan filan diyorlar ama bu kadar taştan çizilecek yer bulamıyor zavallı :)
Velhasıl, bir gün evlenirsem ince alyans alacağımdır ya da yalnızca tektatşımı kullanırım. Bu arada Bihter'in alyansını çok beğenirdim, Çok acayip bir karakter aslında.. Dizilerde tektaşı olmayan bi o garibim vardı, o da öldü gitti :D
Ayrıca bir de evlendikten sonra sağ ele alyans takma konusu var ki her türlü karşıyım, herkesle de tartışırım... Bu tamamen göstermeliktir.. O kadar temizseniz, yıkanırken bir zahmet yüzüğü elinizden çıkarın..
Kocalarına gümüş yüzük ya da platin yüzük alanlara da sesleniyorum, platin altından daha değerli bir metaldir ve altın haramsa, 200 lira verip aldığınız parfümlerde haram, teknik olarak o kadar süslenmemeli ;) Ve kadından daha gösterişli olmamalı, zaten altının haram olma sebebi bu.. Kaldı ki Nur Suresinde, ziynetlerin belli edilmemesi hatta, ayaklarında bir ziynet varsa bunu belli etmemek için, ayaklarını yere vurmamaları söylenir. (31. ayet) Burada kullanılan ziynet sözcüğü ile göğüsleri gizlemenin kastedildiği tartışılır, hatta avret yerlerinin kastedildiği bile düşünülür ama ayağınızda örtülmesi gereken bir avret yeriniz ya da göğsünüz yok değil mi? Bu bağlamda, kadınlara bile takıları göstermek, aşırı süslenmek yasakken, trabzon setler isteyip, onları boy boy takmanız bile yasak, bilin istedim ;)
Bir de Adana'da eskiden olan, hala uygulanabilen bir adet var, sözde beş taşlı yüzük ve tektaş takılırmış. Bunu tuhaf şekillerde uygulayıp en nihayetinde tektaş, alyans, tamtur-yedi taşlı yüzük ile düğünü tamamlayanlar var ki hastayım o kadınların azmine! Ne ara hangisini takıyorlar henüz çözemedim... Haftanın 3 günü şu yağı, 5 günü bu kremi sürüyorum gibi bir şey herhalde :)
*Kuran kaynağım, Elmalılı Hamdi Yazır. İsteyen olursa ayeti aynen yazıp, açıklamasını da yaparım..

2 Şubat 2013 Cumartesi

Mim-Liebster Blog Ödülü

Blog takipçisi 200'den az olanlar arasındaki bu mimi, pekçok kişi yaptı. Ben de ilk kez iki kişi tarafından mimlendim, az takipçiye sahip olarak ödüllendirilmek iyi bir şey mi tam bilemedim :))
Sevgili Makyajlı Haller ve My Own Private Nonsense beni mimledi, birkaç gündür grip, faranjit vs olduğum ve bunalımda olduğum için soruları yanıtlayamamıştım. Bu mimde bildiğiniz gibi 11 kişi mimleniyor ve 11 soru soruyluyor, bu mimi cevaplarken çenemin düşeceğini hissetmiş gibi, My Own Private Nonsense 11 soru daha eklemiş, ben de bu şekliyle cevaplandıracağım, hepinize geçmiş olsun, okuyanlara teşekkürler şimdiden :)))

1. Hayatınızda olmazsa olmaz dediğiniz, en çok değer verdiğiniz insan?
-Henüz hayatta değil, büyüyünce kızım olacak :)) Yapıcam, olacak!
2. Kendinizle ilgili hoşlanmadığınız bir huyunuz var mı?
-Kısaca, kendimden nefret ediyorum desem yeri.. "Fazla iyi niyetliyim, herkesi kendim gibi zannediyorum" insanıyım... Bu sebeple de doğru bildiğimi, mutluluğumu, üzüntümü gereksiz yere, gereksiz insanlarla paylaşıyorum..
3. Hayatınızdaki en büyük "iyi ki"niz nedir?
-"İyi ki..." dedirtecek kadar bahtiyar olmadım desem inanır mısınız?...
4. Hayatınızdaki en büyük "keşke"niz nedir?
-"Keşke"lerim çok çoook fazla.. En önemlisi hayatım boyunca nefret edeceğim, ama birçok kişinin hele de erkeklerin gıpta edeceği bir meslek seçtim! 2006 Öss tercihlerine dönüp, makine mühendisliğini elemek istiyorum.. Makine nedir yahu!
5. Alışveriş yapmayı en çok çok sevdiğiniz mağazalar hangileri?
-Giyim alışverişi yapmaktan nefret ediyorum.. Fiziksel takıntılarım yüzünden ve raflar askılar arasında ruhum daraldığından ve buna bu kadar para verilir mi bee duygusundan kurtulamadığım için uygun fiyata, en çabuk denk geleni alıp çıkıyorum. Pantolon paçası yaptırmamak için uzun süre pantolon almadım :D
Koton, Batik, Adil Işık, YKM, LCW, Seven Hill gibi çok uçuk olmayan yerlerden ne denk gelirse alıyorum. Aman Zara indirimini takip edeyim insanı değilim, kaldı ki sezondan hiçbir şey almam..
Kozmetik olarak ise en çok Gratis'te mutluyum, Watson's'ın firmacı kızlarından ve umursamaz tavırlarından hiç hoşlanmıyorum.. Rossmann'da eski fiyatlarına dönmedikçe ilgimi çekmiyor..
6. Olmazsa olmaz cilt bakım ürününüz nedir?
- Tonik.. Nemlendirici bile sürmesem tonik yetiyor bazen :) Bu yüzden Avene thermal su almak istiyorum yakında, çok üşendiğim zamanlar için :)
7. Her makyajınızda kullandığınız, vazgeçemediğiniz ürün?
- Maskara!! Kirpik uçlarım sarı bu yüzden olduğundan kısa görünüyor. Dudaklarım çok kurumadıysa rengi gayet yerinde oluyor, ama sade bir makyaj yapacaksam maskara, göz altı kapatıcısı ve ruj tercih ediyorum..
8. Günün 25 saat olsaydı, fazladan 1 saatte ne yapardın?
-Şu sıra mutsuz anlarımı daha az hissetmek için uyuyorum.. O bir saati de uyurum sanırım!
9. 2012'de başınıza gelen en güzel olay nedir?
- 2012'de mutlu olan var mı ki?...
10. "Şunu yapmadan ölmek istemem"dediğiniz bir şey var mı?
- Bu ülkede kendine güvenen, huzurlu, özgür çocuklar yetiştiğini görmeden ölmek istemem! 
11. Fiziksel ve karakteristik en beğendiğiniz özelliğiniz nedir?
- Fiziksel olarak küçük burun, kulak, parmaklarımı seviyorum ama küçük boyumu pek sevmiyorum :))
Karakteristik olarak, duygularımı ve vicdanımı henüz kaybetmediğim için kendimi şanslı sayıyorum.. Bunun dışında çok sağlam hislerim vardır, ama genelde iyi şeyleri hissetmediğim için bu özelliğimi sevdiğimi pek söylemem, lanet olsun içimdeki balığa :))

Şimdi kendimizle ilgili 11 gerçek paylaşıyoruz..
1. Çocukken çok enteresan işler peşindeydim.. Elimi elektrik prizine sokmak, sineklerin kanatlarını koparmak, kedi yakalayıp, yelek giydirip, sarılıp uyumaya çalışmak, köpeğime parktaki kuru yaprakları yedirmek, (o da yiyordu ama ne bileyim ben etçil olduklarını) bisikletime binip mahallede kaybolmak gibi :)
İnanılmaz bipolar bozukluklarım var, ölen civcivlere mezar yapardım hem sadist hem merhametliymişim! :s
2. Aşık olamıyorum.. Fazla mantıklı buluyorlar beni.. Sevgilim için çok aptalca şeyler yapabilirim yani bu durum mantıkla ilgili değil ama aşka inanmıyorum, samimi bulmuyorum! Sevginin kutsallığına inananlardanım, bunun dışında "aaa bana oyuncak ayı almış, hadi aşık olayım" kızı değilim..
3. Hayatım boyunca çok güçlü insan imajı yüklendi bana ki böyle insanlara çoğunlukla dışarıdan yüklenmiş bir özellik olduğunu düşünürüm... Her zaman başarılı olmam gerekiyordu, hanımefendi çizgimden kaymamam gerekiyordu.. Evet olması gerektiği kadar okul okudum, girdiğim her sınavı başarıyla atlattım fakat zayıf ruhlu biri olduğumu düşünüyorum.. Tek başına hayata tutunabilecek biri değilim, blogumun isminden de anlayabileceğiniz gibi, yaşamak için bir amacım yok.. Tanıdığım çoğu insanın, hayat amaçlarını sorgulamadan, boş boş yaşayıp gittiklerini, gün doldurduklarını düşünüyorum, bu bana son derece anlamsız geliyor! Hedefleri olan insanlara gıpta ediyorum, bu yüzden benim tek hedefim huzurlu bir evlilikle birlikte desteğim olacak "kız çocuğuna" sahip olmak.. Öyle pembe koltuklar, vintage perdeler falan hayal etmiyorum yani :)
4. Sert şoförümdür, özellikle arabada yalnızsam söve söve giderim :) Sol şeridi kimseye bırakmam, tampona 5 metreden fazla yaklaştırmam :D
5. Çok yavaş kitap okurum, sırf bu yüzden bazen okumaya ara veriyorum. Çok sevmeme rağmen, sağ gözümde görme tembelliği olduğu için okumakta zorlanıyorum ne yazık ki..
6. Aşırı hassas koku ve tat alma duyum var! Eve girer girmez, kokuyu analiz eder ne piştiğini söylerim, hatta abartıp fırında patlıcanlı bilmem ne falan demişliğim var :) Pastada, yemekte değişik bir malzeme kullanılmışsa hemen bulur çıkarırım..
7. Çok sıkılganım, başladığım pekçok hobi, malzemeleriyle beraber elimde kaldı :) Gerekirse kendimden bile sıkılırım :D
8. Tedavim için uzun süre verilen hormonlar yüzünden kaslarımı kaybetmiş gibi hissediyorum.. 1-2 saatte alışverişten yorulurum, çok uzun yürüyemem. Komple narin bir hatunum yani :)
9. Bipolarlığı tekrar ele alalım.. Hem düzenli ve titiz hem de çok dağınığım :) Bazıları böylelerine zeki diyor, zekadan mı bilemiycem ama ufak bir simetri takıntım ve düzen hastalığım var..
10. Uzun süredir uyku sorunu yaşıyorum.. Anksiyete ile başladı, korku hastalığım geçmesine rağmen, uykusuzluk kaldı :) Gece 3 ile 7 arasında uyuyabiliyorum.. Bilimum ilaç, süt, yoğurt, bitki çayları denedim olmuyor, düşüncelerim zihnimi terk etmedıkçe uyuyamıyorum..
11. Çok olumsuz geldik 11'e yahu :) Evet, balık burcunun tüm olumsuz duygusallıkları içindeyim.. Son olarak söyleyebileceğim, insanlara güven verdiğimi düşünüyorum ki herkes derdini anlatıyor, bedava danışmalık yapıyorum :))

Sonunda sonuna geldik diye sevinmeyin :) Daha My Own Private Nonsense'in soruları var..
1 Makyajsız da görüntünüze güvenir misiniz?
- Kesinlikle evet! Bazen sivilce izlerim bile olsa umrumda olmadan çıkarım sokağa..
2. Vücut yapınıza uygun bir giyim tarzınız, yüz ve cilt yapınıza ve yaşınıza uygun bir makyaj rutininiz olduğunu düşünüyor musunuz?
- 14 yaşında "fondötenlerim" videosu çekmediğime göre 24 yaşımın son demlerinde, neredeyse lise makyajı yaptığımı rahatlıkla söyleyebilirim :)) Pudra kullanmıyorum, yaşlandırdığını ve yaşlı gösterdiğini düşünüyorum! 
Yağlı ciltler pudrayı çok sevse de gözeneklerim tıkanıp akne sorunundan kurtulamamaktansa parlamayı tercih ederim..
Giyim konusuna gelirsek, kum saati, hafif fazlalıklı ve kısa boylu olduğum için kıyafet seçmek çok zor ama haddimi bilirim, gidip boru paçalar, havuç pantolonlar seçmem. Hele ki basenlerinden bihaber sırf moda diye havuç pantolon giyinenlerden geçen yaz illallah ettim.. Ve kalın, iki kat olmuş beline balık elbise giyinenler var tabii..
3. Tüm kıyafetleriniz ve kozmetikleriniz aynı markadan olması gerekirse hangisini seçerdiniz?
- Giyim için bir şey söylemek zor.. Koton gibi bir mağaza olabilir yine.. 
Kozmetik için Mac'e falan verecek param olmadığına göre şu ara The Balm herkese yeter bence..
4 Makyaja hangi adımla başlar, hangi ürünle bitirirsiniz?
-Akne izi kapatacaksam kapatıcı ile bu adımı geçeceksem fondöten.. Tabii her şeyden önce nemlendirme..
Göz makyajına göre allık, ona göre de ruj seçtiğim için son ürün ruj! :)
5. Size göre en gereksiz kozmetik ürünü nedir?
-  Kullanıma göre değişir.. Aydınlatıcıyı abartı bulduğum için aydınlatıcı ve pigmentleri gereksiz buluyorum..
6. Şuna sahip olsam gözüm açık gitmez dediğiniz kozmetik ya da giyim-aksesuar?
- Çantalara verilen paraya acırım ama şık ve klasik bir çanta, çizme ve saat istiyorum :) Çok mu?
Kozmetiğin sonu gelmez ama bir Inglot paletim ve fırçalarım, Mac'ten şöyle bir nude rujum, allığım olsa sarılır uyurdum :) Çalışmaya başlayınca İstanbul ya da Ankara'yı fethedicem galiba :)
Hayallerim bile küçük yalnız! :s
7. Girdiğiniz ortamda sizden daha güzel giyinmiş, makyaj ve görüntüsüyle daha alımlı bir kadın görürseniz ne hissedersiniz?
- Hiçbir şey.. Sıfır makyaj ve gayet mütevazi kıyafetlerle "ben burdayım" diyen nice kadın var.. Başkaları çok umrumda olmaz, çoğunlukla başkasına beğendirmek için değil kendimi iyi hissetmek için makyaj yaparım bu sebeple başkalarını da takmam ;)
8. Giyim ve makyaj konusundaki alışkanlıklarınızı kendi zevkinize göre mi, başkalarına göre mi belirlersiniz?
- Kıyafet konusunda asla modaya uymam! Hatta nefret ederim, basmakalıp insanlardan.. Ama makyajda doğal tonlar konusunda blog aleminden etkilenmedim diyemem. Yine de göz rengi ve cilt tonuna göre, herkesin kendine yakışanı, ancak deneyerek bulabileceğini düşünüyorum..
9. Sizce erkekler iyi giyinmiş, güzel makyaj yapmış, bir kadını diğerlerinden ayırt edebilir mi?
- Bence iyi makyaj ayırt edilemez zaten :) Ama bu konuda şunu söyleyebilirim ki bir erkek makyajınıza bakıyorsa kendinizi şanslı hissedin çünkü yıllar önce okuduğum bir araştırmaya göre; erkekler, önce kendilerinde olmayan özelliklere bakarmış kadınlarda.. Şekilli göğüs ve kalça, epilasyon yapılmış bacaklar gibi kendilerinden farklı olan yerlere bakıyorlarmış, acı ama gerçek :)
Soruya dönersek, yine gerçeklerden devam etmek gerekir, bu sorunun içeriğini kadınlar daha fazla fark eder.. Erkekler iyi giyimli bir kadını değil, az giyimli bir kadını fark ederler ne yazık ki..
10. Giyim ve makyaj stilini beğenip, taklit ettiğiniz biri var mı?
- Yine söylüyorum beğenilebilir fakat asla kimsenin kopyası olmam.. Makyaj için de teknikler kopyalanabilir ve öğrenilir ama renkler değil ;)
11. Sizce saçlarınız, güzelliğinizin bir parçası mı?
- Saçlarından çok çekmiş biri olarak kesinlikle güzelliğin en mühim parçası.. Yüzdeki bir ayrıntıdan çok daha fazla dikkat çekiyor çünkü..

Bu yazıyı bir kerede yazmayı niye düşündüm bilmiyorum ama parmaklarım kırıldı :(
Çoğu kişi yaptı sanırım bu mimi, mimlemek istediğim kişiler var ama şu anda düşünemeyecek kadar yorgunum. Mimi üstünüze alınınız kızlar :(